21 Eylül 2010 Salı

Çaycuma'da mozayikli tarihi villa

Ereğli ve Filyos'tan sonra Çaycuma da arkeolojik değerleri ile tarih sayfasındaki yerini aldı. Bu önemli haber için aşağıdaki fotoğrafa tıklayınız.

20 Eylül 2010 Pazartesi

Safranbolu'da Zaman

Kıranköy’den Eski Çarşı’ya inen yoldan ilerledikçe, tüm hengamesi, karmaşası ve tekdüzeliği ile çağımız gereklerinin insafsızca şekillendirdiği “yeni şehri”, dolayısıyla günümüzü arkanızda bırakırsınız. Karşınızda, tüm ahengi, tarihi, kültürel dokusu ve bu dokunun en önemli özelliği olan eşsiz evleriyle ve sokaklarıyla Safranbolu’nun gözde mekanına, Eski Çarşı’ya ulaşırsınız. Artık zamanda kaçınılmaz bir yolculuk başlamıştır sizin için.

Rahmetli Süha ARIN da bunları hissetmiş olmalı ki Safranbolu’yu ziyaret edişinde, o zamanlar neredeyse tüm Safranbolu gibi bakıma ihtiyacı olan saat kulesinin sesiyle irkilivermiştir. Zira bu manzarayı gören bir kişinin zamanda yolculuğa çıkmaması olanaksızdır.

Safranbolu’da Zaman, sıradan bir belgesel değildir. Yönetmen Süha ARIN, zamanla yitip giden değerlerimizi, kültürümüzü, “kişiliği” olan eski yerleşimlerimizi ve artık tekdüze yaşantılar sürmemizi konu almaktadır Safranbolu örneğinde. Karabük Demir ve Çelik Fabrikasının açılması, bunun yanında büyük şehirlere göç verilmesi ile boşalan ve bu nedenle “hasbelkader” korunmuş olan Bağlar ve Kıranköy Mahalleri ile Yörük Köyü ve özellikle Eski Çarşı, bu belgesel sonrasında, geleceği için olumlu bir gelişmeye sahne olacak, bilinçli bir korumayla günümüze kadar, turizmin de desteğiyle yaşayacaktır. Bu nedenle Safranbolu’da Zaman ve Süha ARIN, Safranbolu için bir dönüm noktasıdır.

Yörenin itici gücü olan turizmin gerekleri çerçevesinde değişikliklere uğramalar olsa da, Göynük, Mudurnu ve Beypazarı gibi benzer kentler arasında Safranbolu en iyi korunmuş ve yaşatılmakta olan kent özelliğiyle ne kadar övünse azdır, övünmek de hakkıdır.

Ömrünüzde en az bir kez buraları ziyaret edin. Olanağınız varsa, önce belgeseli seyredin, sonra kenti gezin. Burayı korumakla neleri geri kazandığımızı daha rahat kavrayacak ve Anadolulu olmanın hazzını yüreğinizde hissedeceksiniz.

2 Eylül 2010 Perşembe

Milas'ta Tarihi Kaçak Kazı ve Atatürk Hakkında...

Olay olalı çok oldu ama ben ancak yazma olanağı buluyorum. Yazmadan da duramadım. Zira olay hem önemli, hem sevindirici, hem de vahim.

Adamlar azmediyorlar, bir yıl uğraşıyorlar, gizleniyorlar ve yüzyılın en önemli arkeolojik buluşlarından birisine imza atıyorlar. Elbette amaç başka, ama sonuç ortada. Gönül isterdi ki bu buluş devletimizin arkeologlarınca gerçekleştirilsin. Bakanlığın, üniversitelerin ve ilgili kurumların işbirliğiyle ülkemizin eşsiz tarihi zenginliğine katılsın. Böyle bir kaçakçılığa ve yağmaya konu olmasın. Ama olmadı. Burada birilerini suçlamak yerinde olmaz. Bakanlık da üniversitelerimizdeki hocalarımız da ilgili kurumlar da elinden geleni yapıyor kanımca.

Ama böyle zamanlarda aklıma Atatürk gelir. Memleket, yüzyıllar süren savaşlardan yeni kurtulmuş. Topu topu 12-13 milyon insan. Millet fakr-u zaruret içinde. Heryer yıkık. Elde avuçta birşey kalmamış. Ülkenin insan gücü savaşlarda telef olmuş. Çoğunluk kadınlar, çocuklar ve yaşlılar. Tarım yetersiz vs. vs. Varın siz düşünün gerisini. Ve bu durumda bir ülke küllerinden doğuyor. Ve belini yeni yeni doğrulttuğu birkaç senelik zaman dilimini takiben Atatürk Türk Tarih Kurumu'nu kuruyor. Prof. Afet İnan ve pekçok Türk genci yurtdışına arkeoloji ve tarih okumaya gönderiliyor. Memleketin pekçok yerinde arkeolojik kazılar yapılıyor. Osmanlı'nın "taş" diye altın karşılığında sattığı tarihimizi sahiplenmeye başlıyoruz.

Tüm bunların sırası mıydı peki? Düz mantıkla elbette "hayır". Ama uzun vadede "evet". Tam da sırasıydı. Nasıl ki bir bebeğin büyümesi için sadece ekmek su gerekmez, sevgi ve ruhsal beslenme de gerekirse, o yıllarda da tarih bilincimizin artık oturması gerekirdi.

İşte sevgili okuyucular. Önder olmak bu demek, millet olmak bu demek, bilinçlenmek bu demek. Şimdi buna daha çok ihtiyacımız var. Bu yazıya vesile olan olayların yaşanmaması için...

Hatırlatma: Aşağıdaki görüntüler Radikal Gazetesinden alınmıştır.